Dünya
ABD PKK’ya ağır silah verince her şey bitti mi?
Fırat Kalkanı Harekatı öncesi, Türkiye'nin Suriye'ye girmesi hususunda Türk medyasında söylenenleri hatırlıyorum da... Yok efendim, ABD'ye ve Rusya'ya rağmen Suriye'ye nasıl girermişiz? Üç günde parçalarlarmış bizi... İran'la, Rusya'yla savaşa mı girecekmişiz? Hiç mi gerçeklerin farkında değilmişiz?
Merve Şebnem Oruç
Sadece Erdoğan muhalifleri değil, o kadar çok 'uzman' böyle konuşuyor, yazıp çiziyordu ki... Geçin harekatın öncesindeki bir yılı, operasyonun başladığı günün arifesinde ve gününde bile bunları yazanlar, çizenler çoktu.
Fırat Kalkanı Harekatı başladı... 3. Dünya Savaşı çıkmadı. ABD, Rusya, Suriye, İran vs 2-3 eleştirel açıklama yaptı, ötesine geçmedi. PKK en çok bozulandı. Türkiye uzunca süre 'Daeş'e karşı mücadeleyi beraber yapalım' müttefiklerini beklemekten usanmıştı. Diplomatik teamüllere uygun olarak bazı ülkelere haber verdi; onay ya da destek almadı. Zaten biraz daha gecikse Türkiye sınırı tamamen terör sınırına dönecekti. Türkiye aynı zamanda harekatı, Obama yönetiminin Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın uçağı Ankara'ya doğru alçalırken başlatarak gereken mesajı da vermeyi unutmadı.
Çapı itibarıyla Kıbrıs Barış Harekatı kadar büyük bir harekat deÄŸildi bu. Ve fakat 15 Temmuz'un hemen ardından, içeriden derin yara almış olan Türk Silahlı Kuvvetleri mükemmel bir iÅŸ icra etti. “Cerablus'tan öteye inemezsiniz” dendi, indi.
“Dabık'ta kıyamet kopar” dendi, kasabanın DaeÅŸ'in elinden alınması iki gün sürdü.
“Türk ordusu El Bab'dan çıkamaz” dendi; TSK sivilleri gözeterek titizlikle, meskun mahalde adeta sokak sokak, ev ev temizlik yaptı. “DaeÅŸ'le mücadele ediyorum” diyenlere parmak ısırtacak ÅŸekilde bir operasyon icra etti.
Tüm bunları yapmakla da kalmadı, Türkiye'den mültecilerin geri dönebildiği, normal yaşamın başladığı, hatta savaşın sürdüğü bölgelerden yeni sığınmacıların taşındığı güvenli bir alan inşasına başladı.
El Bab Operasyonu'nun sonuna doÄŸru bir yandan sonraki hedef konuÅŸulmaktayken ve önceliÄŸin Menbiç'ten PYD'nin çıkarılması olduÄŸu deÄŸerlendirilirken, öte yandan Donald Trump'ın ABD BaÅŸkanlığını devralmasıyla Rakka operasyonu yeniden gündeme taşındı. Türkiye “Rakka konusunda somut planım var” diyerek yeni ABD yönetimiyle görüşme yürütürken, Rusya'nın desteÄŸiyle el Bab'ın güneyine yaklaÅŸan rejim unsurları anlaÅŸmayla Menbiç'i PYD'den aldı. Aslında ABD'yle Rusya anlaÅŸmış ve Türkiye'ye kazık atmış gibi gösterilse de, bu sonuç Türkiye'nin baskısı sonucu bir mecbur kalıştı. PKK, Menbiç'ten çıkmak zorunda kalmıştı. Ä°ki yıl evvel Türkiye sınırında inÅŸa edilmeye çalışılan PKK koridorunu Kuzey Irak'tan taa Akdeniz'e kadar taşımayı hayal edenler, almayı istedikleri toprakların bir kısmını Türkiye'nin desteklediÄŸi yerli unsurlara kaptırırken, ellerinde tutuklarını anlaÅŸmayla rejime geri iade etmeye mecbur olmuÅŸtu.
Trump, Rakka operasyonuna dair Obama yönetiminin onayladığı planı rafa kaldırıp Pentagon'dan yeni ve daha kapsamlı bir plan hazırlamasını istedi. Pentagon'un Trump'ın önüne koyduğu yeni plan Obama planının azıcuk geliştirilmiş haliydi; özetle ABDli generaller PYD/YPG'yle devam etmekte ısrarcıydı.
Trump Rakka'da acele etmez ve yeni yönetimin içinde de konuya dair tartışmalar sürerken, Trump-Erdoğan arasındaki karşılıklı mutabakata göre referandum sonrası yüz yüze görüşme tarihi belirlendi. Görüşme öncesi Hulusi Akar, Hakan Fidan ve İbrahim Kalın'ın dahil olduğu heyet ABD'ye gitti; Erdoğan'ın ziyareti öncesi ön görüşmelerde bulundu. Tam da bu süreçte Pentagon, Trump'ın PYD'ye silah verilmesi talimatını onayladığını açıkladı.
Ankara'dan gelen reaksiyonların yanı sıra medyada da elbette bu hamleye tepki vardı. Ancak aynı zamanda, TV ve gazetelerde durumu 'analiz eden uzmanlar', Fırat Kalkanı öncesini andıran yorumlara başladı.
Artık söyleyecek de yapacak da bir şey kalmamış.
ABD'yi karşımıza almaya hazır mıymışız?
ABD tarafını seçmiş, bize de artık bir şekilde orta yolu bulmak düşermiş.
Bu ve bunun gibi sayısız sofistike cümle, üzgünüm ama satır aralarından fışkıran endişe, özgüven eksikliği ve maalesef sahadaki gerçekliği bilmeden fışkıran fikir bolluğunu gizlemiyor.
Yahu, daha geçenlerde, bir gecede aynı anda hem Kuzey Irak'ta Sincar'a hem de Suriye'nin kuzeydoğusunda Karaçok'a hava operasyonu düzenledik. Kim ne yapabildi Türkiye'ye? En fazla birkaç açıklama yapıldı, PKK'nın yanında bir iki fotoğraf verildi, askeri anlamda hiçbir caydırıcılığı olmayan birkaç ABD aracının Türkiye sınırına giderken çekilen görüntüleri medyaya servis edildi. O kadar...
Pentagon'un Trump-Erdoğan karşılıklı masaya oturmadan hamle yapmayı seçtiği açık; kolay ikna edilebilen biri olduğunu kısa sürede gösteren yeni başkanı Erdoğan ikna etmeden masadaki konuşmayı şekillendirme gayretine girenler, yerleşik düzenle mücadele içinde olan Trump'ın söz konusu talimatı imzalayabilmesini sağlamış.
Salt Trump'ın imzaladığı talimata bakarak, “Eyvah yandık, ÅŸimdi ne yapacağız?” noktasına gelenler, ya bu iÅŸin bizim için beka meselesi olduÄŸunu unutuyor ya da 'beka meselesi'nin ne anlama geldiÄŸini bilmiyor. Türkiye tarafının masada elinin zayıfladığını söyleyenlerse herhalde CumhurbaÅŸkanı'nın “Bir gece ansızın gelebiliriz” cümlesini bir ÅŸarkıdan alıntı zannediyor.
Gönül ister ki, CumhurbaÅŸkanı'nın uçağı Pekin'den havalanıp Washington'a yol alırken TSK da ansızın bir harekat baÅŸlatsın ve madem karşımızdakiler masa adabına uygunsuz olarak masaya oturmadan hamle yapıyor, oyun bozan hamle nasıl yapılırmış göstersin. Mesela Tel Abyad'dan bir kara harekatı baÅŸlasın ve Beyaz Saray'ın bize “Güvenlik riskleri konusunda Türkiye'ye güvence veriyoruz” demesi gibi, Türkiye de “Güvenlik riskleri konusunda ABD'ye güvence veriyoruz” desin.
Gönlümüzden geçen gibi olmasa da, bazı özgüvensizlerin aksine ne ABD Suriye'de her istediğini yapabiliyor ne de Türkiye'nin yapacakları bitmiş durumda. 'Virgül değil nokta mesabesinde' olacak görüşmenin sonrası çok şeylere gebe...
Kaynak: Yeni Åžafak
Henüz yorum yapılmamış.